6 Mayıs 2013 Pazartesi

Kavgasız çift olmaz

Ya da olunamaz demek daha doğru… İlk kavgasını yapmayan, bir birine bir kez bile hakkıyla sinirlenmeyen çiftler, henüz sevgili değiller.



Güzel başlayan bir ilişkiniz var, ayaklarınız yerden kesilmiş, havalarda uçuyor, seviyor seviliyorsunuz. Arayınca nabzınız yükseliyor, mesaj yazarken ağzınız kontrolünüz dışında kulaklarınıza doğru kocaman bir gülümsemeyle yayılıyor… Kuşkusuz ilişkinin henüz ilk üç aylık periyodu içindesiniz. Birinin sizi heyecanlandırması başka; tanıdıkça, huylarını ve karakterini anladıkça sevebilmek, belki doğru kelime ile içinize sindirebilmek, hayatınızda olmasını istediğinizden emin olmak, yeri gelince fikirlerinizi birbirinize karşı canhıraş savunmak ama bu karşıtlıklarla da beslenebilmek bir ilişkinin gerçekten sağlam olduğunu kanıtlar. Yani eskilerin ‘kavga ilişkinin tuzu biberi’ lafı yalan değil. Pembe bir toz bulutundan ibaret olan bir ilişkideyseniz ya siz, ya da karşı taraf bazı duygularını bastırıyor, gizliyor, kendini tam olarak ortaya koymuyor demektir, emin olun!

Kavga değil tartışma
Bireysel olarak kendisini ispat etmiş, çevresi, kişisel zevkleri, hobileri yerine oturmuş biriyseniz ve bunu ilişkinizde doğru ifade ediyor, değişmeye çalışarak değil olduğunuz gibi kalarak ortak bir paylaşım yaratmaya çabalıyorsanız, zaman zaman sevgilinizle kavga edeceksiniz, buna şüphe yok. Burada ‘kavga’ kelimesiyle neyi kastettiğimiz ve ne kadar sıklıkla bu durumu yaşadığımız önemli. Birbirinize her gün avazınız çıktığı kadar bağırdığınız, (artık şunu kabul edelim yüksek sesle söylediğimizde söylediklerimizin içeriği de, karşımızdakilerin anlama biçimi ya da kapasitesi de değişmiyor, olan ses tellerimize oluyor) sinir harbi içinde debelendiğiniz, saatlerce süren, ağlama krizleriyle biten bir durumdan bahsediyorsak ciddi sorunlarınız var demektir. Bu durumda karşınızdaki insanın sizin için uygun olup olmadığı hakkında tahliller yapmanız, belki de bir uzmandan yardım almanız gerekir. Oysa kavga derken, birbirinizin doğruları arasında kaybolduğunuzda bir çıkış yolu bulmak adına uzun uzun anlatmaya ve dinlemeye çalışmaktan, sonu kahkahayla biten minik didişmelerden bahsediyorsanız burada hiçbir sorun yok. Hatta bu ilişkinizi tek düzelikten sıyıracak ve ciddi anlamda besleyecek bir iletişim biçimi.  Doğru inandıklarınızı mutlaka savunun, kendinizi doğru ifade edebilmek için konuşmaktan ve karşınızdaki insanı da  aynı anlayışla uzun uzun dinlemekten asla vazgeçmeyin. İletişim bir ilişkiyi ayakta ve canlı tutan en önemli unsur. Konuşmadığınız birini anlamazsınız, zamanla yabancılaşmaya ve uzaklaşmaya başlarsınız. Her sorun konuşularak aşılamayabilir ama bazen sadece karşınızdakini anlamak, onun duruma bakışına saygı duyarak durumu kabullenmek de güzeldir. Saygıyı yitirmediğiniz sürece de aşamayacağınız engel yok.


Kavgayla beslenmek
Umutsuz vakalar da yok değil. Kavgadan beslenen, birbirini 7/24 yiyip bitiren, hiç geçinemediği, hiçbir konuda uzlaşmaya varamadığı halde ayrılmayan, birbirini delirten çift profilleri de var… Onlarla görüşmek, sosyalleşmek istemezsiniz, kalabalık tatillere sizinle gelecek olurlarsa her an bir kavga patlayacak korkusuyla güzelim tatili kendinize zehir edersiniz. Gülüp eğlenilen keyifli bir ortamda birdenbire birbirilerine girerler, etraflarındaki herkesi kendileriyle birlikte huzursuz eder, beş dakika sonra da barışır, iki kumruya dönüşürler… Onları sevmekle nefret etmek arasında ince bir çizgide gidip gelirsiniz. Kendileri de bu durumun farkındadır, belki her gün yıpranırlar ama birbirlerinden bir türlü vazgeçmezler. Bu tip durumların uzman yardımıyla aşılması gereken çok fazla ayağı olduğu kesin ama genel olarak kavga ve tartışmadan beslenen, ilişkilerinde doğrusal bir çizgiden değil, gel-gitlerden hoşlanan insanlar olduklarını söyleyebiliriz. Eğer bu kategoriye giriyorsanız sizin için yapılacak çok fazla bir şey yok. Karşınızdaki insandan vazgeçemiyorsanız, didişmekten de sonuna kadar keyif alıyorsanız tamam, ama hiç değilse arkadaş görüşmelerinde kendinizi törpülemeniz gerek. Bir süre sonra kimsenin aramadığı ve sosyalleşmek istemediği bir çift haline gelmektense kavgalarınızı kendi içinizde halletmekte fayda var…

Yeniden barışalım!
Yüz yüze iletişim binlerce araştırmanın sonucunda da ortaya koyulduğu gibi en doğru iletişim şekli. Günümüz koşullarında sanal ortamdan birbirine dolaylı dert anlatanlar mı, sadece mesajla konuşanlar mı istersiniz, her çeşide rastlamak mümkün. Karşınızdaki insanın jest ve mimiklerini görerek, ses tonunu ve vurgularını duyarak iletişim kurmanız onu doğru algılayabilmeniz adına çok gerekli. Bir mesajda karşınızdakinin söylemek istediklerini yanlış bir ifadeyle algılamanız ve buna alınmanız çok daha kuvvetli bir ihtimal. Telefonda uzun konuşmalar yapmaktan, derdinizi mesajla anlatmaya çalışmaktan kaçının. Herhangi bir yazışmanın kavgaya dönüşeceğini anladığınız anda bunu yüz yüze konuşmak istediğinizi belirterek erteleyin. Karşı karşıya geldiğinizde duygularınızı çok daha rahat ve net, iki kere açıklamak zorunda kalmadan anlayacak ve anlatabileceksiniz. Eğer birini seviyorsanız, farklılıklarına rağmen onu yanınızda istiyor, onunla mutlu olduğunuzu fark ediyorsanız, kavgadan kaçamayacağınızı bilin ama çözümün bunu uzatmamak olduğunu da unutmayın. Boks eldivenlerinizi, alınganlığınızı ve gereksiz gururlar yaparak günlerce, haftalarca biriyle konuşmamayı düşünen çocuk yanınızı bir kenara bırakın. Doğru ve sağlam bir ilişki; olgunluk ve anlayış ister; her zaman kendinize hatırlatın! 

Hiç yorum yok: