23 Haziran 2012 Cumartesi

Keremcem Röportajı: “Olduğum gibi davranıyorum”

Müzisyen ve oyuncu Keremcem, yakışıklı olarak tanımlanmaktan rahatsız olmuyor ama buna önem de vermiyor. Hem müzik hem de oyunculuk kariyerinde emin adımlarla ilerleyen sanatçı, bugünlerde hazırladığı yeni televizyon programının heyecanını yaşıyor.

Keremcem ismini ilk duyduğumuzdan bu yana uzun yıllar geçti ama o, ilk kez ekranlarda göründüğü günden bugüne dek yaşından çok daha olgun, yakışıklı bir yeni nesil sanatçı için fazlasıyla mütevazı tavrını hiç değiştirmedi. Belki de onu insanlara sevdiren de bu sakin ve mütevazı tavrı oldu. Keremcem şimdilerde, hem müzik kariyerinde hem de dizilerle başlayıp müzikallere kadar uzanan oyunculukta tecrübeli bir dönemin keyfini sürüyor. Geçtiğimiz aylarda sonlanan ‘Tövbeler Tövbesi’ isimli dizide hayat verdiği Oktay Berk karakteriyle beğeni toplayan ve uzun bir sessizliğin ardından hazırladığı son albümü ‘Hayata’ çıktığından bu yana verdiği konserlerle hayranlarını sevindiren Keremcem, bugünlerde TRT için bir televizyon programı da hazırlıyor. Genç erkekler arasında rol modeli olan sanatçıyla kariyerini ve yeni projelerini konuştuk…


Milas doğumlusunuz, Ege’de üniversite yıllarınız geçmiş, o sakinliği ve Ege’yi özlemiyor musunuz?


İstanbul başka. İçinde olmadığım karmaşa hoşuma gider, sakinlik verir bana, biraz kaybolmuşluk ve tabii ki rahatlık. İstanbul’un bazen yorucu keşmekeşliğinde, trafikte bir yerden bir yere yetişmeye çalıştığımda, Ege’nin sakinliğini dinginliğini özlüyorum tabii. Ama ailem Bodrum’da yaşadığı için sık sık oraya giderek özlemimi giderebiliyorum.


İstanbul’un sevdiğiniz yanları neler? 


Şehrin sınırsız imkânlarını kullanabilen ve tadını çıkarabilen o kadar az insan var ki. Bu şehirden keyif alabilmeniz için bile çaba sarf etmelisiniz. Trafiğini, kalabalığını ve kabalığını göze almanız gerekli. Ama sonra ucundan Boğaz’ı gördüğünüzde ya da sadece İstanbul’a gelen bir sergi veya konsere gittiğinizde kendisini affettiriveriyor hemen…

Hayatınızda müzikte ilerlemek ile ilgili kararlar aldığınız bir dönüm noktası oldu mu? Yoksa hep müzikle profesyonel olarak ilgileneceğinizi biliyor muydunuz?


Müzikle hep ilgiliydim. Kariyer olarak evet üniversitede Uluslararası İlişkiler okudum ama müzikte bir noktaya varacağımı her zaman biliyordum. Öyle de oldu…

Ailenizde sizden başka kimse var mı müzikle ilgilenen?


Sadece çok iyi birer dinleyiciler ve zengin bir arşive sahipler…
Şehrin sınırsız imkânlarını kullanabilen ve tadını çıkarabilen o kadar az insan var ki. Bu şehirden keyif alabilmeniz için bile çaba sarf etmelisiniz. Trafiğini, kalabalığını ve kabalığını göze almanız gerekli. Ama sonra ucundan Boğaz’ı gördüğünüzde ya da sadece İstanbul’a gelen bir sergi veya konsere gittiğinizde kendisini affettiriveriyor hemen…

Hayatınızda müzikte ilerlemek ile ilgili kararlar aldığınız bir dönüm noktası oldu mu? Yoksa hep müzikle profesyonel olarak ilgileneceğinizi biliyor muydunuz?


Müzikle hep ilgiliydim. Kariyer olarak evet üniversitede Uluslararası İlişkiler okudum ama müzikte bir noktaya varacağımı her zaman biliyordum. Öyle de oldu…

“İstanbul’dan keyif alabilmek için çaba sarfetmelisiniz. Trafiğini, kalabalığını ve kabalığını göze almanız gerekli. Ama sonra ucundan Boğaz’ı gördüğünüzde ya da bir sergiye gittiğinizde kendisini affettiriyor.”



‘Hayata’ ile ilgili neler söylemek istersiniz? Albüm çıktığından bu yana nasıl bir dönem geçirdiniz? 

“Hayata” albümüm piyasaya çıkalı 2 Nisan’da tam bir yıl oldu. “Vurgun” ve “Haydi Öp” şarkılarına klip çektik, şimdi albüme ismini veren “Küstüm Hayata” şarkısına klip çekiyoruz. Bunun dışında ekibimle birlikte birçok imza günü ve konserler düzenledik. Çok yorucu bir o kadar da keyifli bir dönem geçiriyoruz.

‘Tövbeler Tövbesi’ ve sizin dizideki rolünüz çok beğenildi, yeni dizi projeleriniz olacak mı?

Evet benim için de Oktay Berk karakteri güzel bir deneyimdi ve çok sevildi. Yeni okuduğum iki projedeki iki yeni karakter de çok içime sindi. Yeni roller için herhangi bir sınırlamam yok, her yeni rol benim için yeni bir deneyim demek.

Oyunculuğun ağır bastığı zamanlar oluyor mu?

Dengelemeye çalışıyorum, çok da zorlanmıyorum açıkçası. Setten konsere konserden de sete gitmişliğim var çok kez. Eşit şartlarda emek sarf ediliyor.

Yeni projeleriniz var mı yakın zamanda?

TRT Okulda yayınlanacak “Akustik Söyleşi” adında bir programa başladım. İşini sorumluluk ve tutkuyla yapan insanların başarı öykülerini kendi ağızlarından dinliyoruz. Bunun dışında bahsettiğim gibi çok güzel iki dizi senaryosu okuyorum. Muhtemelen birinde olacağım. Önümüz bahar ve yaz olduğu için festival konserleri ve bahar şenliklerinde yer alacağım.

Müzikallerde de rol aldınız, devamı gelecek mi?

Bununla ilgili de teklifler geliyor, takvimim uyduğu takdirde sıcak bakıyorum.

‘Yakışıklı’ diye tanımlanan ve beğenilen bir sanatçı olmak hayatınızı nasıl şekillendiriyor ya da etkiliyor? 
Bu durumu hiçbir zaman dezavantaj olarak görmüyorum. Ama önemsemiyorum da. Sadece doğru işler yapmak önemli benim için. 

Ayna karşısında çok vakit geçirir misiniz? 

Gerektiği kadar geçiriyorum. Çok fazla olduğunu söyleyemem.

Sizi her zaman bakımlı görüyoruz, neler uyguluyorsunuz? 

Özel olarak yaptığım herhangi bir şey yok, sadece temizliğe çok önem veriyorum.

Düzenli spora vakit ayırabiliyor musunuz?

Evet haftanın dört beş günü mutlaka düzenli spor yapıyorum, fitness ve kardiyo çalışıyorum.

Siz genç erkekler için de bir rol modeli oldunuz. Bu durumun sizi kısıtladığı oluyor mu?

Hayır çünkü bunun için özel bir şey yapmıyorum. Olduğum gibi davranıyorum yani olması gerektiği gibi. Ne mutlu bana böyle düşünülüyorsa.

Giyiminizle ilgili nasıl karar alıyorsunuz? Trendleri takip ediyor musunuz? Beraber çalıştığınız bir isim var mı?

Olabildiğince trendleri takip ediyorum. Bu konuda stil danışmanım Başak Fransez ile çalışıyoruz ve her şeye beraber karar veriyoruz.

Günümüzde erkekler arasında bakımına kadınlardan bile daha fazla özen gösteren bir kitle oluştu demek mümkün, siz neler düşünüyorsunuz bu konuda?

Evet katılıyorum. Artık kendine daha özen gösteren bir nesil söz konusu. Herkes az ya da çok artık modayla ilgili ve yeni trendleri takip ediyor. Markalar da bu durumda etkili rol oynuyor bence. Artık en ucuzundan en pahalısına herkesin ulaşabileceği koleksiyonlar hazırlanıyor. 

KEREMCEM KİMDİR?
Keremcem 28 Aralık 1977 Milas doğumlu. İzmir Özel Fatih Koleji’ndeki ortaöğreniminden sonra Muğla Turgutreis Lisesi’nden 1995 senesinde mezun oldu. Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Gitar çalmaya lise yıllarında başladı. Yonca Evcimik vasıtasıyla 2004 yılında Aykut Gürel’le çalışmaya başladı. İlk albümü Eylül, İremrecords etiketiyle 2005 yılında piyasaya çıktı. 2005 senesinde oldukça popüler olan “Aşk Oyunu” dizisinde canlandırdığı ‘Sarp’ karakteriyle oyunculukta adını daha fazla duyurmayı başardı. Aynı sene Seden Gürel’le düet albümleri “Maia” yayınlandı. 2006 yılında Haldun Dormen yönetimindeki “Broadway’den İstanbul’a” isimli müzikal projede yer aldı. Yine 2006’da ikinci  solo albümü “Aşk Bitti”yi çıkardı.  Walt Disney yapımı olan “High School Musical 2” filminin soundtrack albümünde iki şarkı seslendirdi. 2009 yılında üçüncü solo albümü “Dokun”u yine İremrecords etiketiyle Aykut Gürel prodüktörlüğünde çıkardı. Albümde Kita’yla birlikte seslendirdikleri “Hayallerin Peşinde” isimli video klip, 3D animasyon bir karakterle gerçek görüntünün beraber kullanılması açısından Türkiye’de ilklerden oldu. 2011 yılında yeni albümü “Hayata”yı çıkardı.

22 Haziran 2012 Cuma

Diyetten vazgeçin, sağlıklı beslenin!

Yaz aylarının kabusu diyet sendromunu Dilara Koçak’a sorduk. Koçak, hem sağlıklı bir yaşam, hem de pırıl pırıl bir cilt için yapılması gerekenleri anlattı…


Yaz ayları yaklaştıkça kilo derdi de başlar. Her yerde şok diyet önerileri, şunu yemelisiniz, böyle zayıflayabilirsiniz haberleri… Kadın-erkek kilo sorunu ya da yeme bozukluğu olanlar bilir, diyet sıkıntısıyla yaşamak, binlerce öneri arasında bocalamak gerçekten bezdirici bir süreçtir. Peki bunu her yaz dönemi yeniden başlayan çözümsüz bir döngü olmaktan nasıl çıkarabiliriz? Uzman Diyetisyen Dilara Koçak’a sağlıklı ve formda bir ömür geçirmek, kilo ve kiloya bağlı sağlık sorunlarıyla geçen iniş çıkışlardan kurtulmak için neler yapabileceğimizi danıştık. Diyetten vazgeçerek, sağlıklı beslenme ve hareketi bütünleştiren bir yaşam biçimi benimsemenin önemini anlatan Koçak, uzun vadeli düşünmeye davet ediyor: “Diyeti başı ve sonu olacak sıkıntı verici bir süreç olarak görmemek lazım. Doğru beslenme bir yaşam şekli haline gelmelidir”.

Bir insan kendisinde yeme bozukluğu olduğunu ya da yanlış beslendiğini nasıl fark eder? Kilo sorunu olmayanlar da sorun yaşayabiliyor…

Bilinçli olmak ve sağlık hakkında bilgi sahibi olmak son derece önemli. Her gün yediklerinizi not edip sonra vücut için gerekli bütün besin öğelerini yeterli miktarda alıp almadığınızı değerlendirebilirsiniz. Ayrıca aşırı şeker ve yağ tüketimi kilo sorununa yol açmıyorsa bile uzun dönemde sağlığınızı olumsuz yönde etkileyecektir.

Yeme bozukluğu olan kişilerin diyetisyenle birlikte bir psikoloğa da başvurmaları muhakkak gerekli mi?

Bu kişiden kişiye değişen bir durumdur. Fizyolojik açlık ile duygusal açlık farklı kavramlar. Kişi duygusal açlığını bastırmak için yemeğe yöneliyorsa bu durum tehlikelidir. Eğer kontrol altına alınamayan bir duygusal açlık çekme durumu söz konusuysa psikolojik danışmanlık almak gerekebilir.

Diyete pazartesi ya da önümüzdeki hafta, ay başlama gibi bir erteleme durumumuz var.  Bu döngüyü kırabilmek için neler yapabiliriz? 

Diyeti başı ve sonu olacak sıkıntı verici bir süreç olarak görmemek lazım. Doğru beslenme bir yaşam şekli haline gelmelidir. Bunun için yasaklardan da kaçınmak gerek. Yasaklar koymak yerine genelde ölçülü tüketmeyi ve dengeyi korumayı tercih etmelisiniz. Çünkü birey kendini diğer insanlardan izole şekilde görür, sosyal çevresinde rahatsızlık hissederse bir süre sonra kamp hayatına dönüşen bu tip yaşamdan vazgeçiyor. Dengeli bir beslenme ve yaşam şekli, insanın kendisi için doğru bir şeyler yapıyor olduğu hissine ve iyi bir görünüme kavuşmasını sağlayacağı için keyif vericidir. 



Bakımlı insanın tanımı size göre nedir?

Kendini seven kendine değer veren insandır. Önceliklerini belirlerken iş, aile, sosyal yaşam, özel hayatı, beslenmesi, sağlığı, egzersizi kısacası tüm yaşam alanlarını dengede yaşamayı başaran insandır. Bunun için çok özel programlar içinde olmaya veya büyük paralar harcamaya gerek yok üstelik.

İş yaşamı içerisinde vakitsizlikten yakınan kişiler nasıl sağlıklı beslenebilir? 

En önemli öğün olan kahvaltıyı atlama eğilimi özellikle çalışan kesim arasında çok yüksek. Kahvaltıyı atlama hatası kadar kahvaltıda yapılan yanlış seçimleri de unutmamak lazım. En büyük hata güne yoğun karbonhidrat ile başlamak ve yeterli protein tüketmemek. Örneğin sabah poğaça, simit, açma, meyve suyu gibi sadece karbonhidrat içeren bir seçim yaparsanız bu sizin daha fazla acıkmanıza sebep oluyor. Sabah karbonhidrat ve proteini beraber almak çok önemli. Simit veya meyve sizin için hızlı bir kahvaltı olabilir vazgeçmek zorunda değilsiniz ancak meyvenin yanına süt veya fındık ekleyerek, simit ile birlikte peynir yiyerek protein dengesini sağlamanız daha doğru olur. 
Böylece gün içindeki tokluk duygusu ve kan şekeri dengesi daha iyi sağlanır. Bir diğer büyük yanlış; öğle yemeğinde ekmek yemeden sadece salata ile yetinmeye çalışmaktır. Birey sabah kahvaltı etmediyse öğlende sadece salata yediyse akşam üzeri kan şekeri düşer ve gereksiz atıştırmalara ‘hayır’ diyebilmesi güçleşir. Öğle yemeğinde mutlaka karbonhidrat ve protein birlikte yenmeli. Bir dilim ekmek veya tahıllı bir çorba veya 3–4 kaşık bulgur pilavı karbonhidrat için iyi seçimlerdir. 

Doğru beslenme herkese göre farklılık gösterir mi? Yoksa belirli başlıklardan söz edebilir miyiz? 

Basit karbonhidratlar kan şekerinin daha çabuk yükselip, çok ani düşmesine neden olacaktır. En iyi seçim; kompleks karbonhidratlardır. Kompleks karbonhidratlara en iyi örnek, bulgur, tam buğday ekmeği ve kuru baklagillerdir. Posa, mide boşalmasını geciktirerek, daha uzun süre tok kalmamızı ve şekerin kana daha uzun sürede geçmesini sağlar. Kan şekerinin ani iniş-çıkışlar yapmasını engelleyerek uzun süre aynı seviyede tutar. Öğün aralarında karbonhidrat ve proteini yan yana tüketmek (meyve tercih ettiğinizde yanında süt, yoğurt, ayran, peynir, fındık gibi protein kaynağı olmasına dikkate edin) insülin ve şeker metabolizmanızın düzenlenmesine yardımcı olacaktır.

Sağlıklı atıştırmalıklar üzerine bize bilgi verebilir misiniz? Kişi pratik ve sağlıklı atıştırmalıklar bulabilir mi?

Ani bastıran tatlı krizi için; bir fincan sıcak suyun içine bir çubuk tarçın ve bir adet karanfil ekleyip için veya 1 elmayı dilimleyip üzerine tarçın ekleyip tüketebilirsiniz. Bir bardak süt ile kuru kayısı veya kuru erik veya tam buğday ekmeği ile tost iyi seçimler olarak sıralanabilir.

Diyete giren herkesin hemen tutunduğu salatanın da masum olmadığı durumlar var…
Salatayı daha çekici kılmak için ilave edilen baştan çıkarıcı ve kalori yönünden zengin soslar yüzünden. Salata hazırlarken koyu yapraklı malze- melere ağırlık vermeniz ve salatayı soslar yerine peynir,  avokado, kuru meyveler ve tahıllarla süslemeniz size iyi bir çözüm sunar. Öte yandan sağlıklı bir yağ olmasına rağmen zeytinyağının da her tatlı kaşığında 45 kalori bulunduğunu unutmamak gerek. Salatanızın yağsız veya az yağlı olmasına mutlaka dikkat etmelisiniz.

Güzel ve sağlıklı bir cilt için hangi besinleri tercih etmek gerekir? Gençlik iksiri besinler var mı?

Ben hiçbir besinin mucizevi etkisi olmadığını, yine hiçbir besinin de tek başına suçlu ilan edilemeyeceğini düşünüyorum. Önemli olan dengeyi ve ölçüyü korumak, bu yüzden gençlik iksiri demek doğru olmaz. Ancak antioksidanların cilt için olumlu etkilerinden bahsedebiliriz. Özellikle A, C ve E vitamini ile omega 3 ve alfa lipoik asit desteği alınabilir.

Detox hakkında neler düşünüyorsunuz?  Sağlığı ve cildi koruyarak detox yapılabilir mi? 

Bahar ayları, detoks yapmak ve vücudunu toksinlerden uzaklaştırmak isteyenler için bir fırsat olabilir. Vücudumuza aldığımız toksin kaynağı iki türlüdür; dışarıdan gelen toksinler ve vücut içinde metabolik artıklar sonucu oluşan toksinler. Her iki toksini de vücudumuzda temizleyen başlıca organımız ise karaciğerdir. İdrar, ter ve dışkı ise toksinleri atma yollarıdır. Toksinlerin vücudumuzda artışı stresle birlikte bağışıklık sistemini de olumsuz etkiler. Bağışıklık sisteminin yavaşlaması ise gripten kansere kadar çok geniş bir yelpazede hastalığa karşı risk demektir. Sabah uyanmakta zorlanıyorsanız, kendinizi sürekli yorgun ve güçsüz hissediyorsanız, bitkinlik, yetersizlik, halsizlik şikayetleriniz varsa, anlamsız ödem yaşıyorsanız ve tüm bunların çözümüne tıbbi bir açıklama bulunamıyorsa, bu şikayetleriniz için detoks programı uygulamak, daha hareketli bir yaşama geçmek, yeterli ve dengeli beslenmek en iyi ilaç olabilir. 

Nasıl bir detox önerirsiniz?

Detoks programlarının en önemli kısmı; kendinizi dinlendirmektir. Bunun için; kitap okuyun, hafif bir müzik dinleyin, bitki çaylarını deneyin, aromatik yağlar ile ılık duş yapın, doğa yürüyüşleri ile bol oksijen alın. Toksinlerden kurtulmak için doğal beslenme ana prensiptir yani sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu ana öğünler, sebze ve meyve sularının içildiği ara öğünler, tam tahıl ekmeği, kurubaklagiller, balık, yoğurt, yağlı tohumlar, probiyotik ürünler ve mutlaka bol su evinizde kolaylıkla uygulanabilecek bir detoks şeklidir. Program süresince papatya, adaçayı, rezene, ısırgan, ekinezya, melisa, karahindiba çaylarından birini, limon ilavesiyle tercih edebilirsiniz. En az üç gün ama tercihen 7-10 gün uygulanabilir.

21 Haziran 2012 Perşembe

Merhabalar,

Bu blog sayfasını yaşam ve bakım adına paylaşımlarda bulunmak adına sizin için açtık! :) Sizler de yaşam ve bakım hakkında önerilerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.

Günlük yaşantınıza renk getirecek bilgi ve öneriler, ünlülerle özel röportajlar, makyaj, bakım, tatil, eğlence, sağlık... Kısacası size dair her şey Rossmann Centaur dergisinin sunumuyla artık size daha yakın.

Blog sayfamızda keyifli vakitler geçirmeniz dileğiyle, şimdilik kendinize iyi bakın. :)